'Pazarlama Zirvesi'nde neler konuşuldu?
Köşe Yazısı - 9 Aralık 2013, Pazartesi

"Basit Düşün Ses Getir!" ana temasıyla MCT Danışmanlık tarafından İstanbul’da düzenlenen Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi, bu alanda ses getiren işlere imza atmış dünyaca ünlü isimleri bir araya getirdi...
Pazarlama dünyasında fark yaratan basit fikirlerin büyük etkilerinin paylaşıldığı konferansı Medyaevi İletişim'in davetiyle sizler için takip ettik.
Halklailiskiler.com.TR'nin Çırak İletişimcilerinden Tuğba Bugaoğlu'nun fotoğrafları ve Kaan Öztamur'un notlarıyla hazırladığımız Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi 2013'ün geniş özetini sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz.
Şahnur Karaağaç


Peter Economides – “Yunanistan Akdeniz’in Apple’ı olabilir”
Ünlü Yunan Pazarlama uzmanı ve Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi Konferans Başkanı Peter Economides, global ekonomik krizden en zararlı çıkan ülkelerin başında gelen Yunanistan’la ilgili şu yorumlarda bulundu: “Elimizdeki genç yetenekleri ülkemizde tutamazsak bugünün krizi geleceğin krizine dönüşecek. Onları tutmanın tek yolu da kendilerini geliştirebilecekleri, teşvik edilecekleri ve hata yapmaktan korkmayacakları bir ortam sağlamaktan geçiyor. Bu aynı zamanda taze bir ekonomi yaratmak anlamına geliyor. Yunanistan bunu iyi değerlendirebilirse Akdeniz’in Apple’ı olabilir.”

Peter Fisk – Sihirli Pazarlama Makinası
"Eğer bir sloganınız varsa ona esir olursunuz, ama hikayeniz varsa, var olursunuz!"
Zirvenin en dikkat çekici konuşmacıları arasında yer alan GeniusWorks’ün kurucusu ve pazarlama uzmanı Peter Fisk’e göre gelecek dönemdeki tüm önemli gelişmelerin mimarı pazarlamacılar olacak. İçinde yaşadığımız dönemde basitliğin para getirdiğine ve dünyada güç dengelerinin değiştiğine vurgu yapan Fisk, şöyle devam etti: “Pazarlamacı olmak için en ideal dönemde yaşıyoruz. Sayısız kategoride sonsuz pazarlama fırsatları mevcut. Öte yandan değişen dünya dengeleri de pazarlamada öne çıkan ülkelerin sıralamasını değiştirecek gibi görünüyor. Güç artık Batı’dan Doğu’ya geçiyor. Gelişmekte olan ülkeler sahip oldukları genç nüfus ve kültür potansiyeliyle yeni dönemin yıldızları olacak. Gelişmekte olan ülkeler artık düşük maliyetli tedarik ve düşük bütçeli müşteri kaynağı olmayacak. Bu piyasalar insanlara duygusal olarak seslenen pazarlama stratejilerine ağırlık verirse kazanan onlar olacak.”
"Kontrol edemediğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Global dünyanın bir parçası olmak istiyorsunuz. Ancak markanıza ve kurumunuza ait yaratıcı fikirleri geliştirebileceğiniz güzel bir dünyada yaşıyoruz aynı zamanda. Dünyada kendi alanınızı kendiniz yaratıyorsunuz. Kendinize ve yeteneklerinize odaklanarak yeteneklerinizin farkına varın. Bu dünyadaki amacınızı belirlemek ve ‘neden’ sorusuna cevap verebilmeniz işinizi ve kariyerinizi yükseltmek için birinci adımınız olmalı." 'Basitleştirin, fark yaratın' diyerek sözlerine devam eden Fisk bu noktada Renova markasını örnek vererek, renkli tuvalet kağıtlarıyla insanlar için nasıl farklılık yarattıklarına dikkat çekti. Markanın hedeflerinin, büyüme hedefleri ile birlikte anlaşılır ve açık olması gerektiğini ifade eden Peter Fisk, Renova'nın hedeflerini açıkça belirttiğini, dünyanın en seksi tuvaletini yaratmayı amaçladıklarını ve bunun için çalışmalara başladıklarını söyledi.
Steve Jobs'tan alıntı yaparak "basitleştirmek en zor iştir" diyen Fisk sözlerini şu vurucu cümleyle sürdürdü; "Herkes için ortalama olmayın, özel olun ve karmaşadan uzaklaşın. Bunları yaparken insanların ilgisini göz ardı etmeyin."
Bir sihirli pazarlama makinesinden bahseden Fisk sunumunu şu sözlerle tamamladı; "odak noktanızı müşterileriniz ve ürünlerinizin hizmetlerinizin ortasına koyun. Kaynaklara odaklanın, sizi özel yapan şeyi keşfedin. İnsanlar karmaşık olana değil basit olana ilgi gösteriyorlar, istatistiklere göre kişiler basit olan şeyleri arkadaşlarına anlatıyorlar. Bazen daha iyiyi bulmak için iyiyi bırakmak gerekebilir. En iyiyi bulmak için cesur olun, gerektiğinde bırakabilin, en iyiye ulaşmaktan korkmayın."
David Meerman Scott - Gerçek Zamanlı Pazarlama
"Aslında siz paylaştığınız şeysiniz, interneti kullanın!"

"Hız ve çeviklik pazarlamada milyonlarca dolar getirebilir"
"Pazarlamacılar 'şu an'ı unutuyorlar. Anlık iletişim araçları her şeyden önemli"
"Sosyal Medya sözü farklı şeyler çağrıştırıyor, yerine Gerçek Medya terimi kullanılmalı"
"Aslında siz paylaştığınız şeysiniz, interneti kullanın!"
Pazarlamada gerçek zamanlı müşteri desteğinin önemini vurgulayan Scott, bunu başarıyla uygulayan markalara örnek olarak 'Ocean Frontiers Dive Shop'u gösterdi."
"Web sitelerinizde, reklamlarınızda stock fotoğraflara hayır deyin! Görsellerinizde gerçek kişiler kullanın" diyen David Meerman Scott; markaların reklamlarında ya da web sitelerinde kullandıkları görselleri eleştirerek aynı yüzlerin farklı markaların görsellerinde kullanılmasının gerçekçilikten uzaklaşmamıza neden olduğunu vurguladı.
Scott, "Gerçek zamanlı pazarlama" konusundaki sunumunu, gözleri ışığa hassas madencilere güneş gözlüğü hediye eden Oakley Sunglasses örneğiyle tamamladı.
Tanyer Sönmezer - B³: Basit, Başarılı, Büyük Stratejiler

Katılımcıların dikkatlerini toplamada son derece başarılı olan Sönmezer'in 'Artık sevmeyeceğim' müziği eşliğinde başladığı, dinamik ve etkili sunumundan çarpıcı notlar ise şöyleydi:
"Apple da bir tane Atatürk de bir tane, başka gelmeyecek! Sunumumda onlardan bahsetmeyeceğim..."
"Basit, Başarılı, Büyük Stratejilere Lego Movie örneğini verebiliriz..."
"Bir iyi örnek de 'Air New Zeland'... Yeni Zellanda Hava Yolları reklamlarında stock resim kullanmıyor, son derece samimiler... İşte bakın bu yüzden de reklamlarında çıplaklar!"
"'Air New Zeland' reklamlarında değerlerine sahip çıkıyor, peki, ne yapıyor? Hobbit'i, Lord of The Rings'i, kendi adamlarını kullanıyor..."
"Bir başka örnek; 'Blake Mycoskie ve TOMS'... "One for one": Alıyorsunuz çünkü biliyorsunuz bi' tane de ihtiyacı olana gidiyor..."
"Burası Türkiye, burada olmaz diyeni vururum!" Sade, samimi, sorumlu olduğumuzda daha çok şey yaparız..."
Tanyer Sönmezer sunumunu, daha da interaktif hale getirerek tüm katılımcıların eşliğinde bir de şarkı söyletti... Salona o bilindik melodi yayıldı ancak sözleri bambaşkaydı;
"Çal bakalım, çal bakalım, fikirleri çal bakalım. Kopyayı kaldır, çalmayı bırak, delikanlı kim bakalım!"
Faruk Malhan - Tasarımın Sadeliği, Sadeliğin Tasarımı

"Tasarımcı deneysel süreçleri takip eder; kopyalamaz, test eder!"
Faruk Malhan’ın, çağın gerekliliklerinin ve yeniliklerinin takip edilmesi gerektiğini belirttiği konuşmasından öne çıkanlar şöyleydi; "Bir şey yoksa orada bir şey vardır, bu bizi iyimserliğin bir parçası haline getirir. Sorunun köküne inip kendisinden rahatsız olmaya başladığımızda yaratıcı sürece gireriz. Sadeyi arayan tasarımcı deneysel süreçleri takip eder; kopyalamaz, test eder... Biz kültür öğesi üzerinde durduk. Kültürün yaratıcı sürece ciddi anlamda katkısı vardır."

“Sadeliğin tasarımı; hedefli olmayı hem dışarıdan içeriye hem de içeriden dışarıya bakmayı gerektirir diyen” Faruk Malhan; ani ve karşı konulamayan değişimlere karşılık verebilmek gerekir. Tasarım girdidir, sadelik sonuçtur. Kurumlar tasarımın tadını alabilen kişileri çalıştırmalıdır diyerek sunumunu tamamladı.
Ken Segall – Delicesine Basit

" Basit olmak, basit olmak demek değildir, süreci doğru kullanmak ve karmaşıklığı reddetmektir.’’
"8 yıl boyunca Steve Jobs ile çalıştım, Dell, Intel gibi sektörün diğer önemli markalarıyla da, kitabımda da bu markalardan bahsettim... Apple kesinlikle diğer şirketlerden farklıydı, bu basitlik fikri onu farklı kıldı ve bu görüş Steve Jobs’ın tüm tasarımlarına yansıdı."
‘Think different’ ile şirketi en iyi şekilde tanımladıklarını belirten Ken Segall, Apple'ın kendisini çok iyi ve özgün bir şekilde tanıttığını belirtti.
Ken Segall, "i-Mac" ile başlattıkları "i" konusunu ise şöyle açıkladı: "Basitlik burada çok işe yaradı. Başta 5 isim sunduk, Steve dördünden nefret etti, hatta başlangıçta i-Mac ismini de hiç sevmedi ancak daha sonra kabul etti ve bu seçimden çok memnunum. Başta onun istediği 'MacMan'di. Oysa MacMan cinsiyetçi bir isim olarak algılanabilirdi... Mac'ten sonra diğer ürünlerde de 'i' çılgınlığı devam etti..."
"Dehalar bu şekildedir, Steve'i caydırmak çok zor bir işti. Steve Jobs tüketici elektroniği fikrini sevdiği için bu ismi beğenmişti. Mükemmel ürünler çıkacak ve farklı kampanyalarımız olacak dedi...
Neden basitlik? İnsanlar basit olanı sever, aşk gibi... Steve insanları Apple’a aşık etmeliyiz derdi. İnsanların almak için aşık olmaları gerektiğini söylerdi."
İnsanlara kendinizi sevdirmelisiniz diyen Segall bu konuya Türkiye'den de bir örnek verdi; "OPET'in temiz tuvalet kampanyası."
Kimsenin temizliğin gücünü reddedemeyeceğinden ve insanların Opet'e olan güveninden bahsetti.

"Basit olmak basit olmak demek değildir, süreci doğru kullanmak ve karmaşıklığı reddetmektir."
Yaratıcı fikir tek başına bir şey ifade etmediği gibi basitleştirilmelidir de diyerek sunumuna devam eden Ken Segall, Apple ve HP markalarının model sayılarını karşılaştırarak, "HP'nin çok fazla modeli olmasına karşılık Apple’ın sadece 6 farklı modeli olması onu farklı kılıyor" dedi.
Segall her biri slogan niteliğinde çarpıcı sözlerine şunları ekledi; "Apple daha sıradan ve samimi kelimeler kullanarak diğer markalara göre daha zeki görünüyor. Steve Jobs insanların basit düşünmelerini ve karmaşaya uğramamalarını istiyordu, basit karmaşıktan daha zordur derdi. Kelimeleri insanlaştırmak, insan haline getirmek çok önemlidir. Örneğin Apple, i-Pod’u çıkardığında teknik özelliklerini saymadı, şu kadar GB demedi. Ne dedi? 'Binlerce şarkı cebinizde' dedi. Kişilerin yüreğine hitap etti, basit kelimeler kullandı...
iPhone'da bir tek buton vardı, oysa diğerlerinde onlarca düğme bulunuyordu...
Basit düşünerek dağları yerinden oynatabilirsiniz"
“Biz Apple'da çalışırken aynı zamanda eğlendik, eğlence kültürün bir parçası haline gelmişti. Steve Jobs da her zaman insanların eğlenmesini istedi" diyerek sunumunu tamamlayan Ken Segall, bu amaçla hazırladıkları Scoopertino.com sitesinden ve Zaytung benzeri bu sitede yer alan esprili reklamlardan bahsederek konuşmasını tamamladı.
Dave Carroll– Sosyal Medya Çağında Müşteri Deneyimi
"Marka aslında insanların hakkında konuştuklarından başka bir şey değildir."

Avea Mobil Bağlantı Direktörü Baran Yurdagül &
Avea Bireysel Segment Yönetimi Direktörü Zeynep Emre Manço: Yeni Nesil Müşteri
"Yeni nesil müşteri teknolojiye yatkın. Ancak kendine uyumlu teknoljiye...’’

Yurdagül, 7.1 milyar nüfusluk dünya genelinde, 1.7 milyar TV kullanıcısı, 1.1 milyar sabit telefon ve 1.8 milyar kredi kartı kullanıcısı mevcutken, mobil abonelik sayısının 6.7 milyarı bulduğunu belirterek değişen müşteri profilini şöyle özetledi: “Müşteri profili, online broşürden ürün arayan, satın alma işlemini telefon ederek ya da mağazaya giderek gerçekleştiren müşteriden hayatı mobil yaşayan, beklentileri yüksek, çok daha bilinçli ve ne istediğini bilen bir müşteriye doğru değişim gösterdi. Mobil olarak adlandırdığımız bu yeni müşteri grubu, anında hizmet bekleyen, her zamankinden daha sosyal ve teknolojiye yatkın olarak dikkat çekiyor” dedi.
"Mobil"in her şeyi, ekonomide söz sahibi sektörleri kısaca dünyayı değiştirdiğini belirten Baran Yurdagül sözlerini bitirirken "yeni nesil müşteri"yi şöyle tanımladı; "Günümüzde tüm isteklerini ve şikayetlerini sosyal mecrada paylaşacak teknolojiye yatkın bir müşteri profili var. Bu müşteri grubunun en önemli özelliği ise her teknolojiyi kullanmak istememesi. Yeni Nesil Müşteri; kendisine kolaylık sağlayan ve çevresinin de kullanmayı kabul ettiği ürünleri tercih ediyor."
“Yeni Nesil Müşteri” kavramı ve yeni müşteri profiliyle iletişimin püf noktalarını aktaran Avea Bireysel Segment Yönetimi Direktörü Zeynep Emre Manço ise, mobil müşteriyi mutlu edebilmek ve bağlılığını kazanabilmek için iki kritik konunun altını çizdi. “Dünden farklı olarak bugün elimizde müşterinin fiziksel sosyal ve dijital hayatı ile ilgili anlamlandırabileceğimiz çok fazla, hem de gerçek zamanlı güncellenen veri mevcut. Bu bizim için büyük bir avantaj ama aynı zamanda zorlukları da içinde barındırıyor. Farklı kaynaklardan beslenen yüksek volümlü verinin doğru ve gerçek zamanlı anlamlandırılması güçleşiyor. Bu noktada, doğru veriyi etkin şekilde analiz ederek aksiyon almak geleceğe yatırım anlamında önem taşıyor” diyen Manço, müşteriyi kazanmak için bir diğer önemli konunun da iş modellerinin bu yeni dünyaya adapte edilmesi olduğunu ifade etti.
Manço, Avea’nın yeni nesil müşteriye pazarlama anlayışının bir örneği olarak geçtiğimiz günlerde müşterileriyle buluşturduğu yeni gençlik markası Woops’un lansman sürecini de dinleyicilerle paylaştı. Avea, yeni gençlik markasının lansmanını Türkiye’nin en büyük Twitter buluşması #BiBuluşsak etkinliği kapsamında gerçekleştirmişti.

Paul Efmorfidis – CocoMat’ın Hikayesi
‘’Eğer kutunun dışına çıkmak istiyorsanız toplumun dışına çıkın’’
"Biliyorsunuz Yunanistan'da ekonomik kriz var, zengin değiliz, kafamızı çalıştırmalıyız. Bir gün sahilde gördüğüm yığılmış halde tıpkı bir yatağa benzeyen yosundan ilham aldım, yosundan yatak yaptım" diyerek söze başlayan Efmorfidis, CocoMat markasının nasıl doğduğunu şöyle aktardı;
"Çok fazla bilgiyle doğuyoruz, bilgi sadece toplumda var olan bir şey değil, kutunun dışına çıkmak istiyorsanız toplumun istediklerinin dışına çıkın. Yunanistan bankalarına gidip yosundan yatak yapmak ve at kılından yorgan üretmek istediğimi söyledim. Bütün kapılar yüzüme kapandı. Bunun üzerine bir gün annemden 1000 drahma aldım ve bankaya yatırdığıma dair makbuzu alıp başka bir bankaya gittim. Bir sonraki işim için ilk ve son defa olmak üzere 92 milyon drahmi kredi aldım ve aldığım bu kredinin 5 katını geri ödemek zorundaydım. Bende kimsenin durduramayacağı bir şevk vardı ve projeme aşıktım. İnsanların benim yatağıma yatacağından ve memnun kalacağından emindim. Neden bir TV’ye ya da radyoya benim reklamımı yapsın diye para vereyim ki?
En iyi reklamı ürününüzü kullananlar yapar. Farklı etkinlikler düzenlenerek müşteriye hitap edilebilir. Hedefinize ulaşmak için farklı yollar düşünmelisiniz, CocoMat apayrı bir düşünceyle ortaya çıkmış bir projenin sonucudur.
Türkiye genç nüfusu, yüksek verimi bol olan bir ülke. Doğadan faydalanın, eğer bunu yaparsanız siz de iyi bir şirket kurabilirsiniz. Örneğin Yunanistan’da çok sayıda koyun olmasına rağmen yünü Avustralya ve Yeni Zelanda’dan ithal ediyor. Çünkü insanların çoğunluğu büyük şehirlerde yaşıyor ve doğaya kulak vermiyorlar. Örneğin şu an Yunanistan'da yün temizleyen hiç bir firma yok...
Aslında kriz diye bir şey yok, kriz bizim kafamızın içinde."

Birim Gönülşen Özyürekli: Ne Kadar Basit, O Kadar Gerçek
Profesyonel çalışma hayatına 2001 yılında, Coca-Cola A.Ş.’de Management Trainee olarak başlayan Birim Gönülşen Özyürekli, Coca-Cola A.Ş.’de sırasıyla; Türkiye Schweppes & Burn Marka Müdür Yardımcılığı, Türkiye Fanta Marka Müdürlüğü, Romanya ve Moldova Coca-Cola Kıdemli Marka Müdürlüğü, Orta ve Doğu Avrupa Coca-Cola Pazarlama Müdürlüğü, Meyve Suyu ve Fusion İçecekler, Avrasya ve Afrika Grubu İş Geliştirme Müdürlüğü, Türkiye Meyve Suyu Kategorisi Pazarlama Müdürlüğü görevlerini yürüttü. Gönülşen, 20 Mayıs 2013 tarihi itibariyle Pazarlama Direktörü ve İcra Kurulu Üyesi olarak Hürriyet Ailesi’ne katıldı.
"Basitlik herkesi kapsamaktan geçer. Görkemli işler atağa kaldırır ancak basit işler cesaret gerektirir."
Birim Gönülşen Özyürekli "Ne Kadar Basit, O Kadar Gerçek" konulu sunumuna "Haberin iki önemli öğesi var, hikaye anlatmak ve onu çok güzel bir görselle yaşatmak" sözleriyle başladı. Basitliğin önemli unsurunun odaklanmak olduğuna değinen Gönülşen, odaklandığınız şeyin arkasını doldurmanınsa çok daha önemli olduğuna dikkat çekti. Son günlerin dikkat çeken kampanyası "Hürriyet Benim"in yaratım sürecini detaylarıyla anlatan Birim Gönülşen Özyürekli, kampanyanın bir felsefesi ve değerleri olduğunda ne kadar başarılı ve insana dair olduğunun altını çizerek, Türkiye'nin kültürel çeşitlilik ve zenginliğinin, projenin temeli olduğuna vurgu yaptı. "Kampanyamızda Hürriyet olarak bireysel özgürlüklere odaklandık. Ancak basitlik o kadar da basit değildir. Basitlik herkesi kapsamaktan geçer. Görkemli işler atağa kaldırır ancak basit işler cesaret gerektirir" sözleriyle ilgi çekici sunumunu sürdüren Gönülşen, "Bir şarkımız var; 'Hürriyet Benim'... Basit olsun istedik, herkesin aklında en kalabilecek sözler seçtik." diyerek kampanya şarkısının farklı bir verisyonunu katılımcılarla paylaştı.

Fazıl Oral: Stratejiye Tapınmanın Sonu mu Geldi?
"Sırf fark yaratacağız diye basit şeyleri karmaşık hale getirmeyin. "
"Satın alma kararını 0.2 saniyede veriyoruz." diyerek sunumuna başlayan Fazıl Oral, ‘Inception’ filmini örnek vererek bireylerin bilinç ve bilinçaltı durumunu iyi bilmek gerektiğini ve ona göre strateji belirlenmesi gerektiği belirterek sözlerini sürdürdü:
"Sırf fark yaratacağız diye basit şeyleri karmaşık bir hale getirmeyin. Menfaati maksimize etmek istediğimiz zaman stratejik düşünmek gerekir. Sistemik düşüncedir önemli olan sistematik değil! İkisi son derece farklı kavramlardır. Sistematik kavramı düzeni korumakla ilgilidir ve kaygıları vardır. Sistemik düşünce dengeyi nasıl sağlaması gerektiğini anlatmaktadır." Sezgisel düşünme ile ilgili bir video sunumunu gerçekleştiren Oral ardından bir de verilen sistemik kararları açıklayan bir video gösteriminde bulundu. "Sistemik kavramda çoklu düşünmek zorundayız. Tüm düşünme sistemlerini kullanabilmek için deneyim gereklidir. Bazı deneyimli insanlar sezgileriyle bunu gerçekleştirmiştir" diyerek sunumunu noktaladı.
Sean Pillot de Chenecey: Kararı Kim Veriyor? Bireyselliğin Yükselişi…

‘’Markaların bu dünyada yapmaları gereken en önemli şey şeffaf olmak!’’
Satacağı araçların içine şekerler koyarak içimizdeki çocuğa dokunan bir otomobil markasından örnek vererek sunumuna başlayan Sean Pillot de Chenecey'nin konuşmasındaki ilgi çekici sözler şöyleydi:
"İnsan iç görüsünü kaçırmamamız gerekiyor. İnsanların günlük hayatta ne yaşadıklarını atlıyoruz, insanların birbirleriyle olan iletişimi gözden kaçırılıyor. İnsanlar ve ajanslar problemi doğrudan ortaya koymalılar. Facebook ve Google’ın dünyayı ele geçireceğini söylüyorlar, bu ancak insanlar izin verirse olabilir. Eğer herhangi bir markanın hizmetinden memnun değilseniz bunu online olarak belirtin. Şikayet edilen her bir vaka aslında dış dünyayı temsil ediyor. Markaların bu dünyada yapmaları gereken en önemli şey şeffaf olmak! Şeffaflık, insanların sesini duyurabilme konusunun pozitif markalaşmaya doğru gidildiğinin bir göstergesi. Markanıza dair gerçek bir amacınız yoksa markanızın neden var olduğunu sorgulayın."

Mutluay Doğan: ‘’Basit Olduğu Kadar Etkili’’
‘’Basit olmaya çalışıyoruz ama karmaşanın içinde bir düzen kurmaya çalışıyoruz aslında…’’
SOCAR Turkey Petrol Enerji Dağıtım A.Ş. CEO’su Mutluay Doğan, basit olmaya çalışıyoruz ama karmaşanın içinde bir düzen kurmaya çalışıyoruz aslında sözleriyle kaos teorisine değindi... Mutluay, bu teoriyi Edward Lorenz'in araştırma konusu ile bağdaştırarak devam etti: "Bir kelebeğin kanat çırpmasıyla fırtına çıkabilir mi?.."
Eski bir deyişten alıntı yapan Doğan; ‘Bir çivi bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır, bir at bir er kurtarır, bir er bir cenk kurtarır ve bir cenk bir vatanı kurtarır’ sözleriyle konuşmasını sürdürdü. "Bir ürün pazarlayacaksanız zamanlamanın doğruluğuna bakın. Dinamik sistemler içinde yaşıyoruz ve yoğun etkileşim içindeyiz, yüksek hızda ve yoğun geri bildirim alıyoruz. Yenilikler çok hızlı yayıldığı için aynı hızda kabul edip benimsiyoruz. Beynimiz çok karmaşık bir yapıya sahip ama basit olanları daha hızlı algılıyor...
Lütfen müşteriyi yormayın basit ama etkili olun! Günümüzde her şey çok hızlı gerçekleşiyor. Basitliği yaratırken sonuçlarının kompleks olması gerektiğine dikkat edelim." diyerek kendisine ayrılan süreyi tamamladı.

Aslı Barış Seyis: Avea ve Avea Pazarlama Okulu
‘’Bilgileri somutlaştırarak öğrenmelerini sağladık.’’
“Pazarlamanın Supermenlerini Yetiştirmek” konulu oturumda Avea Pazarlama Okulu katılımcılarıyla birlikte yer alan Avea Çalışan Gelişimi ve Yetenek Yönetimi Direktörü Aslı Barış Seyis, yaklaşık 3 yıl süren eğitim süreci kapsamında, 360 derece pazarlama yetkinliği kazandıran Avea Pazarlama Okulu hakkında dinleyicileri bilgilendirdi.
“GSM sektöründeki çalışanların sadece bulundukları koltuğa hakimiyeti değil, tüm iş süreçlerine, şirketin stratejik kararlarına ve rekabetin gidişatına hakim olmaları gerekiyor. Yani pazarlama bir anlamda hepimizin hayatına dokunuyor. Avea Pazarlama Okulu ile katılımcılara; stratejik kararlarda yol gösterecek, büyük resmi görebilecekleri, müşteri ihtiyaçlarını çok iyi anlamak üzere algılarını kuvvetlendirebilecekleri ve pazarlama bakış açısına sahip olabilecekleri komple bir içerik sunuyoruz. Üniversitelerde bu anlamda yapılandırılmış bir eğitim bulunmuyor. Pazarlama Okulu’nda Üniversite öğrencilerine ve çalışanlarımıza bu boşluğu dolduracak, yeni dönem pazarlama eğitimi veriyoruz” diyen Seyis, Avea Pazarlama Okulu’nu ise şöyle anlattı:
“Müşteri motivasyonlarını, davranışlarını ve içgörülerini yorumlamanın yanı sıra ileri düzeyde finansal analiz yetkinliği olan, modern dünyanın ‘Superman’lerini yetiştirmek, tek bir akademik program ya da tek bir pozisyondaki iş tecrübesiyle kısa sürede mümkün değil. Avea Pazarlama Okulu yeni dönem pazarlamanın çok yönlü ihtiyaçlarına cevap verecek ‘Superman’ler yetiştirdiğimiz bir platform.“
Esra Zeynep Kırımlı, Müge Vardar, Yeşim Koçyiğit:
Pazardaki Fırsatları Parçaları Birleştirerek Keşfedin
Müge Vardar: "Pazarlamanın ilerlemesinin en büyük destekçisi teknolojidir. İnovatif fikirler sektörde başarılı bir şekilde yer alıyor. Daha güçlü ve beklentisi yüksek tüketiciler var karşımızda, artık marka yaratma süreçlerinde tüketiciler bu süreçlere yabancı değiller. Yeni deneyimler keşfetme ihtiyacı tüketicinin sürekli önünde olmayı gerektirir. Bir adım daha öteye gidebilmek için pazarı etkileyen yeni faktörleri ve veri kaynaklarını kullanmak gerekir."
GfK'nın inovasyon yol haritasını, geleceği gör ve geleceği sahiplen olarak tanımlayan Vardar, güvenlik, esenlik, deneyim ve kolaylık kavramlarının 4 temel ilke olduğundan söz ederek bunların açılımını yaptı.
Yeşim Koçyiğit, Pınar markasının stratejisini geliştirmek ve pazar araştırması yapmak amacıyla GfK ile çalıştıklarını söyleyerek Pınar'ın marka hedeflerini ve pazarını ele aldı.

Ahmet Akın: Yeni Geleneksel Medya
Paylaşmak, görünmek, gözükmek artık sıradan kavramlar. Yeni olan "görünmemek, merak uyandırmaktır."

Markaların sosyal sorumluluk projelerinden örnekler vererek bu durumun Türkiye’de yavaş ilerlediğinden bahseden Akın, "Paylaşmak, görünmek, gözükmek artık sıradan kavramlar. Yeni olan görünmemek, merak uyandırmaktır” diyerek konuşmasına şöyle devam etti:
“Mobil cihazlarda markaların ürettiği aplikasyonlar, oyun yoluyla tüketicinin kalbini kazanıyor, teknoloji uzun süredir pazarlama yapanları korkutsa da farklılaşmak için büyük fırsatlar sunuyor."
Ahmet Akın, dijital dünyanın ilk ürünü olan 'banner'ın artık geleneksel medya içinde ele alınması gerektiğinden bahsederek markaların bununla ilgili reklam örneklerini paylaştı. "Bir fikrin iyi olup olmadığını anlamanın en iyi yolu ne kadar fazla mecrada paylaşıldığını görmekten geçer" diyen Akın, insanlara marka hedeflerinin oyunlaştırarak verilmesi gerektiğini söyleyerek sunumunu tamamladı.
Metin Kahraman: Pazarlamada Sosyal Medyanın Gerçeği; Müşteri Avı
"Müşterilerinizin hangi markalarla iletişimi var, ilgi alanları ne? Tüm bu soruların cevaplarına ihtiyacınız var."

"Sosyal mecralarda nerede olduğumuzu görmek ve online medya takibini etkinleştirmek markanızın nerede olduğu konusunda bilgi verir. Dönüt almak ve müşteri memnuniyeti kontrolünü sağlamak gerekir. Markanızla ilgili çıkan tüm haberlerin ve yapılan tüm yorumların internet mecrasında aratılarak ulaşılması gerekir. Sektörel tarama yoluna giderek sadece kendi markanızın değil sektördeki diğer markaların da neler yaptığı konusunda bilgi sahibi olmalısınız."
"Yenilikleri takip etmeli ve hedef kitlenin benzer ürünlerdeki şikayetlerine bakarak bu bağlamda hareket etmelisiniz."
"Yatırım yapacağınız ya da etkinlik göstereceğiniz bölgelerde, o bölgede yaşayan insanların sorunlarını, yaşam tarzlarını ve inanç değerlerini bilmek olumlu ve olumsuz tüm yönlerini öğrenmek müşteri ilişkileri anlamında iyi bir yaklaşımdır."
"İletişim, stratejide çok önemli bir yere sahip. Müşteri analizinin ayrıntılı bir şekilde yapılması lazım. Müşterilerinizin hangi markalarla iletişimi var, hangi takımı tutuyor, ilgi alanları ne?
İşte tüm bu soruların cevaplarına ihtiyacınız var."
Toplamda 2.5 milyon Twitter kullanıcısı saptadıklarını belirten Kahraman, bir dizi kahramanının ölüm sahnesinde sadece 4 dakikada 2600 Tweet atıldığını söyleyerek sosyal medyada ‘yayılmaya’ dikkat çekti.

Yann Martel: ‘Life of Pi’nin Oscar Yolculuğu’
"Bir hikayeyi ekrana aktarmak zor bir işlem, çok farklı dilleri konuşuyorlar çünkü."
İlk kez 25 yıl önce geldiği İstanbul’u sırt çantasıyla gezdiğini anlatan Yann Martel, kitabının Oscar’a uzanan başarı hikayesini Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi’nde paylaştı:
"Ben bazıları gibi 12-13 yaşlarımda yazmaya başlamadım, 20’li yaşlarımda başladım ve bu kitabı 4 yılda yazdım. Film sektörüne girmem çok ilginç oldu. Hollywood çok büyük ve büyülü bir sektör ve sürekli hikaye peşinde. Hollywood'da hikayenizi satın alıp her şeyi yapabiliyorlar. Bir kaplanla bir çocuğun hikayesini yazmanın kolay olduğunu düşünürdüm ta ki filmi çekilene kadar...
Film çekiminde hiç bir şey kitaptaki gibi olmuyor. Bir hikayeyi ekrana aktarmak çok zor bir işlem, farklı dilleri konuşuyorlar çünkü. Kitapta ben Pi’nin duygularını kısa kesip kalanı okuyucuya bırakıyorum ama bu durum filmde uzun bir süreçte ve çok farklı bir şekilde anlatılıyor, karakterin üzerindeki duygu değişikliklerini gözlemleyebiliyorsunuz.
Yönetmenimiz filmi çekerken çok zorlandı. Film çekimleri ciddi emek isteyen bir iş; görüntü yönetmeninden teknik ekibine, kostümcüsüne kadar hepsi ulaşılır olmalı. Hollywood'da çok fazla israf vardır, birçok proje bu yüzden yarım kalmıştır.
Yönetmen Ang Lee benimle tanışmak istedi ve sonunda bu filmi yapmaya karar verdik. Doğru senaryoyu bulabilmek için tam 120 kez baştan yazdı. Sahnelerin tehlikeli kısımları da vardı; filmin gerçekleşmesi için 4 farklı canlı kaplan kullanıldı. Filikadan atlayan kaplanlar gerçek olsa da kaplanın filikaya geri tırmanmasını sağlayamadığımız için bilgisayar teknolojisi kullanıldı. Gerçek görüntüyle teknolojik görüntü arasında hiç fark yoktu ve bu bugüne kadar yapılan en kusursuz ve birebir çalışmaydı. Sadece kaplan sahnesi için 3 farklı ekip, biri iskeleti, biri kasları diğeri de tüyleri üzerinde çalıştı. Sırf bu sahneler için aylarca çalışılarak milyonlarca dolar harcandı...
Pi'nin iki öyküsü var, biri hayvanlarla olan diğeri hayvanların olmadığı öyküsü... Pi bu kazaların birinde insanlarla diğerinde hayvanlarla kalıyor. Ben burada farkı kişilere bırakmak istedim. Olaya nasıl bakmak istediğinizi belirledikten sonra ilerlersiniz, neye inanacağınıza karar vermelisiniz. Pasifikteki sahneler dışında Hindistan'daki sahneleri de çok beğendim. Bu arada film sayesinde kitap satışları da tekrar arttı..."
İlgi çekici sunumları ve birbirinden değerli konuklarıyla gerçekleşen "Müşteri Çağında Pazarlama Zirvesi 2013" sona ererken, konferans başkanlığını Peter Fisk'in yapacağı gelecek yılın teması "Change The Game" olarak belirlendi...
www.halklailiskiler.com.tr
Facebook.com/Halklailiskiler
Twitter.com/PRplatformu
10027 kez okunmuş Şahnur Karaağaç
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmış olmalısınız.