Ne kadar az veri, o kadar çok bilgi(!)
Köşe Yazısı - 11 Ağustos 2005, Perşembe

Sayılar ne kadar çok ve sık verilmişse ortaya çıkan resim o kadar muntazam olurdu.
Ne kadar veri, o kadar doğru sonuç...
Salata yemeğin vaz geçilmezi, hatta artık tek başına yemek sayılıyor. Marulu doğra, biraz yağ biraz limon, al sana salata denmiyor. Üzerine çeri domates, mısır, soya filizi istiyor...
Ne kadar çok malzeme, o kadar lezzet...
Televizyonda zevkle izlediğim dizilerin başında CSI serileri geliyor. Bilim ve teknolojiyi kullanarak ip uçları arayan tıbbi dedektiflerin öyküleri...
Ne kadar çok ipucu, o kadar çabuk çözüm...
Doğru orantılı bu örnekleri çoğaltmak mümkün, klasörlerce yazabilir, konuşabiliriz üzerine. Ancak hemen bir çok konuda geçerli bu durum sektörün bir çok kademesinde tersine işliyor nedense...
İstekler ters orantılı;
Ne kadar az bilgi, o kadar kısa zamanda.
Ne kadar az veri, o kadar çok bilgi.
Ne kadar az açıklama, o kadar doğru çözüm.
Benim karar veremediğim bir nokta da sebebi. Güvensizlikten mi? Bilgisizlikten mi? Ukalalıktan mı?
Halkla ilişkiler departmanlarında görev yapan genç iletişimci kardeşlerimizle, ajansların müşteri temsilcileriyle sıklıkla yaşanıyor bu örnekler. Müşteriden aldıkları briefi yorumlayamamaktan kaynaklı olabileceği gibi, yaratım, üretim ve uygulama aşamaları hakkında bilgi sahibi olmadıklarından da kaynaklanıyor olabilir.
Bilmediğini bilip, belli etmemek çabasıyla biliyor görünüp ukalalığı zırh edinmeye çabalıyor da olabilirler.
Bunun tersi de olabilir tabi, yani bilgisizlikten değil ama güvensizlikten kaynaklanıyor olabilir. Bu genelde tedarikçi ya da partner kullanılması gereken durumlar için söz konusu. Atlatılarak müşteriye direkt ulaşılacağı korkusu taşınan durumlarda, gerçekleştirilecek proje ile ilgili renk, tarih, mekan bilgisi vermekten kaçınılması gibi.
En rahatsız edici olanı tecrübe eksikliği ve bilgisizlikten kaynaklı olan durumlar.
Marmara Bölgesi’nin çeşitli yerlerine dağılmış, bir birinden farklı fiziksel yapılarda birden fazla şubesi bulunan alışveriş merkezi halkla ilişkiler departmanında görevli bir bayan yaklaşan Ramazan ayı nedeniyle alışveriş merkezinde yapılması düşünülen dekorasyon için organizasyon firmalarını arıyor. Sürekli çalıştıkları bir firma olmadığından sanırım, çok sayıda organizasyon firmasını arayarak "Ramazan Dekorasyonu Teklifi" talep ediyor. Hal böyle olunca brief kısa kesiliyor.
Çünkü olması gereken bu tip firmaların çekmecelerini açıp oradan daha önce hazırladıkları çeşitli listeleri çıkarmaları (!);
-Ramazan dekorasyonu mu dediniz? Bir dakika lütfen hemen "R" harfine bir göz atalım. "M" market aktivitesi, "O" otomobil kampanyası, okul açılışı, "R" hah evet buldum hemen fakslıyorum!!!
Böyle gelişmiyor ama, org. firması yetkilisi, alışveriş merkezinin birden fazla şubesi olduğunu bildiğinden olacak, hangisinde dekorasyon istediklerini soruyor.
Aldığı cevap;
-"Fark eder mi?" oluyor.
Bir PR ajansının müşteri temsilcisi partner olarak hizmet almayı düşündüğü firmalara mail yolluyor. Sonuda iletişim bilgisi olarak Ajansın ismi, GSM numarası ve hotmail uzantılı bir adres olan mailde, açıklama olarak;
"Protokollü açılış için acil teklifinizi bekliyorum" yazıyor.
Bunlar gibi garipliklerin anlatıldığı yazılara, genç ve henüz tecrübesiz arkadaşları ve belki de alt birimlerde neler olduğundan bihaber firmaları rencide etmemek için yer vermiyoruz.
Ancak bunları okuyupta değinmeden de olmazdı.
Kendi yaptığımız işi de hizmetlerinden yararlandıklarımızın işlerini de aynı ölçüde ciddiye almalı, noktaları görmeli, eksikse tamamlamalı ve resmi beraberce oluşturmalıyız.
Bir doğru çizebilmek için, iki nokta gerekir :)
6689 kez okunmuş Şahnur Karaağaç

Yorumlar

erden yoruk 12 Eylül 2005, Pazartesi
tek kelimeyle okunacak guzel bir yazi mutlaka bt ile ilgilenen kucuk buyuk her kademedeki yetkilinin okumasi ve islerine daha dikkatli yon vermesini dilerim.EMEGİ GECENLERE SONSUZ TESEKKURLER.
SAYGILARIMLA

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmış olmalısınız.