Havale Ediyorum...
Köşe Yazısı - 13 Temmuz 2010, Salı

Tekstil markası Zara, İletişim danışmanlığı firması Zarakol'a, markasının gücünden yararlandığı iddiasıyla 5 Yıl önce açtığı "isim hakkı" davasını kaybetti. Söz konusu davayı ilk duyduğumda, aklıselim her insanın yapacağı gibi tepki göstermiş, gülünç bulduğum bu davaya yönelik düşüncelerimi Ocak 2008 tarihli yazımda dile getirmiştim. İster ahlâki yönden ister hukuki yönden neresinden baksanız, Zara’nın yaklaşımının mazur yanı olmadığını da örneklemiştim.
(Merak edenler buradan okuyabilirler. http://www.halklailiskiler.com.tr/yazi.php?id=3378)
Gülünç olan davanın gerekçesi, kendi değil, zira Necla Hanım’ın açıklamasından da anlaşılacağı üzere Zarakol İletişim açısından oldukça rahatsız edici bir süreç, hukuki süreçlerin tümü gibi…
Yanlış doğum tarihinin düzeltilmesi için bile olsa bir davada taraf olmak her zaman can sıkıcıdır. Hele de mütevazı bir firmanın sahibiyseniz.
Tarafları şöyle bir gözünüzde canlandırın…
Zarakol ülkemiz iletişim sektörünün önde gelen markalarından, Necla Hanım mesleğin çok önemli isimlerinden biri…
Diğer yanda, kişisel servetinin 25 milyar dolar olduğu söylenen, sahip oldukları arasında Deportivo gibi İspanya’nın önde gelen kulüplerinden biri bulunan amiyane tabirle bir para babası...
Bu çapta bir oluşumun tepesindeki isim, 5 yıldır devam eden bu hukuki süreçten etkilenmiş midir? Haberdar mıdır ya da?
Umurunda mıdır peki?
Herhangi bir yatırımına, müşteri ilişkilerine, satışlarına yansıması olmuş mudur?
Dost sohbetlerinde iki lafın belini kırarken soran olmuş mudur Bay Ortega’ya “Ya bi isim hakkı meselesi vardı ne oldu o” diye?
Olmamıştır elbette, olmaz…
Öte yandan, hangi müşteriye ne proje hazırlanmakta olduğunu, hangi konkura girileceğini, neye ne bütçe ayrılacağını bilmek durumunda olan firma sahipleri, işi ve getirdiklerini işyerinde bırakamazlar. Hele mağdur olan tarafsa, söz konusu davayı çağrıştıran en ufak şey, asabın bozulmasına, tansiyonun yükselmesine, enseden başlayıp şakaklara kadar yayılan ağrılara sebebiyet verebilir. Hele de delinin biri bir kuyuya taş atmış ve siz de o kırk kişiden biriyseniz…
En azından ben aynı durumda şişer şişer, başıma patates bağlayıp yatma durumuna gelebilirdim. Varsa gardırobumdaki bilumum malum etiketli giysileri paraladıktan sonra :)
Necla Hanım’a geçmiş olsun diyor, nasılsa avuç dolusu para ödenen avukatlara sahibiz boş durmasınlar diye düşünen, dünya umurunda olmayan para babalarını da her şeyin üzerindeki mercie havale ediyorum…
Sevgiler
14734 kez okunmuş Şahnur Karaağaç

Yorumlar
Semih Güven 13 Temmuz 2010, Salı
Nihayet, haklı olan kazandı. Bundan sonra yapılması gereken 5 yıllık gereksiz yorgunluğun kayıplarını telafi etmek olmalı. Yabancı markanın işgüzar avukatlarının kendi kazdıkları kuyuya düşmelerini sağlamak için Necla Hanım'a biraz daha sabır dileyelim. Geçmiş olsun!
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmış olmalısınız.