500 YTL fee ile 50 müşteri
Köşe Yazısı - 21 Mart 2006, Salı

Yeniden ayda 500 milyon fee ile 50’nin üzerinde müşterisi olan şirkete dönelim. Aslında ismine aşina olduğumuz şirketin adını açıklamanın bir fayda sağlamayacağına inanıyorum. Kaldı ki, bu ismi açıklamanın aslında biraz da haksızlık olacağı kanaatindeyim. Zira, ücretlendirme konusunu biraz deşersek neler buluyoruz neler.
Ücretlendirme konusunda yakın bir gelecekte yeni sistemlerin denenmesi kaçınılmaz gözüküyor. Yakın geçmişte İngiltere’de yapılan toplantıda da Avrupa’nın önde gelen ajansları bu metodları değerlendirdiler. Ancak, henüz genel kabul gören bir ücretlendirme sisteminden bahsetmek için erken.
Yeni kurulan bir şirketin, ücret politikasını makul düzeyde düşük tutması rekabet avantajı sağlayabilmesi için hoşgörülebilir. Ancak, ücreti tek rekabet aracına dönüştürmek konusunda aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Öte yanda hizmeti satın alanlara da sormak lazım, ne bekleyerek bir PR şirketi ile çalışmaya başlıyorlar? Ödedikleri paranın karşılığında ne bekliyorlar? Nasıl bir deneyimi, insan gücünü kiralıyorlar? Aslında burada bir parantez daha açmak gerekiyor. Ekonomide sağlanan istikrar, rekabetteki artış, PR, reklam, iletişim kavramlarının iş dünyasında yavaş yavaş daha fazla itibar görmesi ve belki de bir trendin oluşması şirketlerin gündemine “iletişim” olgusunu sokuyor. Neredeyse her şirket bir iletişim danışmanım olsun diyor. Sonra da kendi boyuna göre bir şirket bakıyor. Ve bundan sonra bir zincir halinde tiyatro başlıyor.
Yeterli altyapı, donanım ve insan kaynağına sahip olmayan şirketler, üç beş kuruş diye tabir edilebilecek rakamlarla PR ile, iletişim ile yeni tanışan müşterileri yakalıyor. Zaten müşterinin de sorgulayacak yetisi yok. (Yeri gelmişken yeni bir trend başladı; alınan her müşteri abartılarak duyuruluyor. Köşedeki restoranın, marketin adı bile öyle ağdalı kullanılıyor ki sanırsınız uluslar arası bir şirket portföye eklendi. Aynı şekilde şirketlerin sunduğu hizmetler de copy paste çalışması. Her şirket uluslar arası bir tam hizmet ajansı) Bundan sonraki halkada, müşteri talep ediyor. Mesela diyor ki yeni dükkanın açılışı niye gazetede yok. Bu sefer panikleyen ve elindekinin çapını bilmeyen ajans başlıyor gazeteciyi sıkıştırmaya. Sonra gazeteci PR şirketlerine soğuyor. Negatif bir PR ve PR’cı algılaması gelişiyor. Bu zincirin halkları, negatif örnekleri sayfalarca uzatılabilir.
Dolayısıyla sektördeki siyahlarla beyazların ivedilikle ayrışmasını sağlayacak uygumalar önem taşıyor. Gri’lere gelince. Onların tavrı sektörün geleceği için önemli. Ya dünya standartlarında bu işi yapma yönelecekler ya da kısa vadede getiriye odaklanıp bir döngünün içine girecekler, aşağıya düşecekler.
Sektördeki bu çatlak hat, maalesef müşteri tarafından da körükleniyor. Daha ucuza hizmet alabilmek adına ücret rekabeti kışkırtılıyor. Öte yanda ucuz etin yahnisi er ya da geç ortaya çıkıyor. Aynı döngü PR şirketleri için de geçerli. Ücret rekabetinde, insan kaynağına yatırımını kısan ya da sineğin suyunu çıkartmaya çalışan şirketlerin ya hizmet kalitesi düşüyor ya da iyi elemanlarını kaybediyor. İnsan kaynağını iyi kullanamayan, ucuz işçiliğe yönelen PR şirketlerinin akıbetini anlayabilmek için, bugün neredeyse adı duyulmayan beş yıl öncesinin zirvedeki şirketlerine bakılabilir.
Yazıya genel olarak bakarsak ortak paydanın “değerinin altında ücretlendirme” olduğunu görürüz. Pazarlama derslerinin temel uyarılarından biri, fiyat ile rekabetin en son başvurulacak yöntem olması gerekliliğidir. O yüzden ürün veya hizmeti sunarken de, alırken de aman dikkat!!!
6208 kez okunmuş Aret Vartanyan

Yorumlar

önder 22 Mart 2006, Çarşamba
Bu şirketin kim olduğunu bilmiyorum ama o şirketin sahibinin bir yıl içinde 50 müşteri ile uğraşmaktan dolayı aklını kaçırabileceğini garanti ederim. 500 YTL aldığı 50 müşteri için kaç kişi çalıştırıyor acaba yanında, eminim 5 kişiyi geçmiyordur geçemez, çünkü müşteriden aldığı paranın tamamını çalışanlarına vermek zorunda kalır. Bunun elektriği, telefonu. interneti fotokopisi bir sürü harcalamarı var. Bu tablonun içinden çıkabilmek için insanın sihirbaz olması lazım. Kendisine kolaylıklar diliyorum.

Ali KARAAĞAÇ 23 Mart 2006, Perşembe
500 YTL fee ve 50 müşteri…Fena para değil. Bence 2 açıdan bakmak lazım.
1 Müşteriler
2 PR ajansı.
Müşterileri beklediğini alıyorsa mesele yok. (Hoş müşteri de ne beklediğini biliyor mu. Yoksa alemin raconundandır diye mi gerek duyuyor o başka bir tartışma konusu.)
Fena para olmaması ise PR ajansı tarafı.
Düşünün çalıştığınız bankada ayda net 25.000YTL + bir o kadar da Hizmet Komisyonu için dönse bu da demek ki 50.000 YTL dönmekte. Hangi banka müdürü için hedef müşteri değildir ki?
Potansiyel kredi avantajları ve sosyal kişiliği ile 2. adım için harika bir başlangıç olabilir. Yani kendilerini çok daha önemli gören birileri, oturup cafe breakler ile hedeflere nasıl ulaşılacağı stratejileri içinde masanın diğer ucundakine aslında senden daha zekiyim’i ispata çalışırken. Bu kişi aynı hedefe bir bypas keşfetmiş olabilir mi?
Hani bir de Erman TOROĞLU değişiyle PİLOT dan bakarsak; ciddi ve hiç de küçümsenmeyecek bir yatırımla marketini açan bu vesile ile çok büyük ajansların piyasaya çok farklı pompaladığı bir çok ürünün ciddi bir satıcısı, yani o markaların büyük pazarlamacıları ile direkt temasta bir Market ci var ortada. Bir de bunu gören ve hedefleri olan PRcı
Gidip diyor ki Marketci ye
-Aleme hoş geldin , ama racon bu. Böyle şöyle yaparsak çok iyi olur.
-Eyvallah diyor Marketci. Gelişime ayak uydurmalı diyor. Paçasına tutunmuş çocuklarına bakarak
-Her şey bunlar için.
Fark görecek şeyler de olmuyor değil aslında ama o biraz zoraki kabulleniyor bazı şeyleri Eee serde patronluk da var. Bazen düşünüp daha iyi şeyler yapanı yok mu bunun acaba diye araştıranı da oluyor.
İşte bu noktada bir üst basamaktaki PRcı için bilinçlendirilmiş müşteri doğmaz mı?
Ya da zaman geçiyor paçasına yetişip sarılan çocuk/çocuklar büyüyor.
Görüyorlar ki “Zopaş” daha farklı, hele “Firgos” alemin kralı.
-Çünkü diyor daha küçük olanı cin gibi.
-Onlar için stratejiler belirleyenler ve uygulayanlar var. İhtiyarın ne bunu algılayacak zekası ne uygulayacak zamanı oldu. Buna da şükür.
-Neyse. Diyor Büyüğü
-Biz de iş güç diye epeydir ihmal ettik. Şu Samsun'da ki açılış bitsin gidip elini öpelim annem de özlemiştir.
-Tamam. Diyor küçüğü ben ajansla toplantıya giriyorum. İmaj güçlendirmek için bir plan istemiştim onun sunumu var. Akşam paylaşırız.
…………Açılış sonrası baba ocağında belki şöyle bir manzara.
-Birader yine mars olmak üzeresin babam bu işi biliyor dedim sana.
-Olum Nuri abi akıl hocası olmuş yine. Anlayacağın iki kişiye karşı oynuyorum.
Nuri abi mi kim? Marketci nin PR cı sı.:)
So what!
No problem … 80 yıllık bir ülkeyiz neredeyse 50 yılı savaşlarla geçmiş. Bir yarısı kadar da içimizde birbirimizi yemişiz,yedirtmişler. (Hoş hala dahili ve harici bedbahdlarımız yok değil ya) ama Gelişiyoruz, Alışıyoruz, Öğreniyoruz.
Su, yolunu buluyor…


emsal 23 Mart 2006, Perşembe
Sayın Aret,Yazınızı uzun süredir sıkıntıları yaşayan biri olarak dikkatimi çekti. özellikle medya ilişkileri konusunda çalışma yaparken, gazeteci arkadaşlarla görüştüğümde eski bir gazeteci olarak inanın halkla ilişkiler alanında çalıştığımı söylemeye utandığım noktalar oluştu. Büyük bir firmanın halkla ilişkilercisinin gazetecileri arayıp künyeden rahatlıkla bulabileceği insanların adlarını sormaları mı, neden bizim haberimiz çıkmadı baskıları mı hangisini aktarsam bilemiyorum. Evet, piyasada birçok şirket yeni yeni tanışıyor halkla ilişkilerle... Ama bunun sömürülmesi zamanla kendi ekmeklerinin de sonu olacağının farkına varmamalarından kaynaklanıyor. Ve, birçok alanda olduğu gibi iyi eleman yerine şirketine en az maliyetli elaman arayısı da bunu körüklüyor..


nezir kabakuş 10 Aralık 2006, Pazar
ben ermenistana 10 defa gittim insanları saygılı mütevazı türkiyeile ticaret yapmak ıstiyorlar buna beraberce öncülük yapa bıliriz bu konuda ben kendi çapımda mucadele edıyorum sizlerde bana yardimci olun ben erzurumda oturuyorum ticaretimizin ermeni kardeşlerimzle beraberim onları çok sevıyorum o bölgede yaptığım tesbitlerde güzel ıntıba bırakmışlarselamlar
Yorum yapabilmek için üye girişi yapmış olmalısınız.